1 Ocak 2010 Cuma

NIHAHHAHHHAV!

Canlar;
Yıllar süren uzun kurgular ve planlamalardan sonra yaşama dair neredeyse tek amacım olan blog açma arzumu hayata geçirmiş bulunuyor; neden bahsedebileceğim konusunda bir karara varmış olmanın bahtiyarlığı içinde artık sabahları güne sevinç dolu bir tebessümle başlamayı temenni ediyorum.

Aslında k.çımı kaldırıp bugün yazmaya başladığım şu zavallı günlüğe bir yıl öncesinde başlamış olsaydım artık 657'ye tabii bir memur olduğum gerçeğinin ortaya çıkardığı sıkıcılıktan bir nebze olsun kendimi kurtarabilir; belki de ortalığı ayağa kaldıracak; okuyanların akıllarına durgunluk verecek, "Yahu sen nasıl bir insansın, yalvarırım sırrını söyle" içerikli söyleşiler yapmak üzere televizyona falan çıkabilirdim. Fakat biraz böyle pazartesi diyete başlama, ayın birinde sigarayı bırakma, yumurtayla ekmek parçası eşitliğini sağlama, denizden çıkınca tuzlu tuzlu havluya temas etmeyip duşu bekleme adamı olduğum için, keskin bir tarih de bulamadım; bulduğumda motive de olamadım. Nihayet hazır dedim hem yeni bir yılın başı; hem de 2010 böyle yuvarlak gibi... 2000'de on üç yaşında bir ergen olarak hem insan içine çıkmama mani olacak yazılar yazıyor olmamak hem de kimin okuyacağı belli olmayan bir günlükte "AİLEMDEN NEFFFFFRET EDİYORUM!!! BENİ ASLA ANLAMADILAR VE ASLA ANLAMAYACAKLAR!!! AYRICA BABAM BANYODAN ÇIKINCA DON DEĞİŞTİRMİYOR!" gibisinden kimseyi ilgilendirmediğini düşünebilmek için Einstein olmanın gerekmediği mevzuularla "Kainatın en sıkıcı yirmi ergeni" sıralamasında zirveyi zorlamanın alemi yok diye düşündüm. Ne var ki şimdi de Bilal Erdoğan olmadığım için (Vuuuuuuv!!! Siyasi espri falan ayağı!) hayatımda heyecana, entrikaya, kırılma noktalarına dair pek az ayrıntı kalmış olmasından sebep; belki hiçkimseyi ilgilendirmeyecek, bir ihtimal de okuyanlara "Keşke buna ayıracağım zamanı 'Küstüm Show' izlemeye falan ayırsaydım" dedirtecek tıynetsizlikte bir günlüğe de dönüşebilir; zaman gösterir.

Hav!

Hiç yorum yok: