14 Ocak 2011 Cuma

O nasıl bir geliştir 2011?!




HAV!!

İçimdeki pamuk ipliğine bağlı pozitif hissiyatların başına bir halel gelmeden derhal yazıyorum:


2011! Buradan sana sesleniyorum! Bak arkadaşım; 2010 iyiydi hoştu ama sonlara doğru epey s.çıp batırdı, günler karardı, ay tutuldu... Senden de beklentimiz çok yüksekti ama sen de fos çıktın galiba? Sıkıntın ne canım benim? Asiye'yi göremiyorum, işyerimde bunaltıdan öyle bir hal alıyorum ki kulağını dayasan bir Anathema ezgisi yükselecek bünyemden, evde bir coşku seli hakim, malak gibi oluyorum... Sıkıntın ne?!

Başta söylediğim gibi pozitif hissiyatlarım pamuk ipliğine bağlı. Çok ama çok gereksiz bir biçimde. Hani "rahat batıyor" tam karşılamıyor - "G.tteki zeker ihtiyacı" demek daha doğru ama bu da adil değil. Ne yapayım, elimdekine şükredeceğim diye Saba Tümer'e mi dönüşeyim? Hayır efendim, gayet de şikayet ediyorum, nedir yani? Sebebini düşünüyorum, elime net bir veri geçmiyor; ihtimaller olsa da. (Bu kadar da silinmeye layık bir cümle olur muymuş; olurmuş...) Mesela en güçlü ihtimal şu: Ben bir ara karma mantığıyla çevremde olup bitenlere maksimum pozitivizmle yaklaşmaya çalıştım. Hani yani "Evet, ayaklarımın yarim santim ötesine tükürmeye çalışan adam ağzından s.çmış olabilir ama belki de bir sağlık sorunu vardır. " ya da "Facebook sayfamdaki bazı arkadaşlarımın profil fotoğraflarının Nuray Hafiftaş'ın 90'lardaki 'Asker yolu' vb. albümlerinin fotoğraflarını andırıyor olması ve bunların sair arkadaşlarınca 'Cnm chok tatli cikmissin.' veyahut 'Budur işte ya! Budur!!' biçimlerinde yorumlanması ne kadar yanlışsa, benim bu arkadaşlarımın fotoğraflarına 'İşte bunlar hep sevişememekten, bir sevişseniz bir şeyciğiniz kalmayacak' yazıp kendilerini listemden silmeyi planlamam da o kadar yanlış." gibisinden. Fakat anladığım kadarıyla bir şeyler ters gitti ve ben bu ve benzeri düşüncelerimi çokça bastırmaya çalışmış olacağım ki teşebbüs ettiğim iyimser yaklaşım bana yol, su ve minör depresyon olarak geri döndü.


Neyse, şikayetin b.kunu çıkarmayayım. Bir sürü yenilikle geldi 2011, burası bir gerçek. 2010'da başladığım spor etkinliği, (Evet, yapılamaz denileni yaptım, ciddi ciddi spora başladım ama o da şu aralar hüsranla sonuçlanmaya doğru emin adımlarla gidiyor çünkü beslenme uzmanının " Sen istediğin kadar çalış, o gördüğün Rottweiler'ların kaslarına sahip olamazsın, ilaç kullanmadan kimse sahip olamaz." şeklindeki açıklaması üstüne motivasyonum, sahibi dana rosto yerken mama kabına kuru mama koyup bunu iştahla yemesi beklenen Asiyem'in hevesiyle aynı seviyeye indi.) henüz birkaç aydır çalışmama rağmen ümitli olduğum ney üfleme girişimi, (Ki sinirlenip aleti kemirmeye başlamadığım için her gün kendimi köpek bisküvisiyle ödüllendiriyorum.) fena halde bodoslama atladığım uzun metraj film çekimleri (İsmi Baks Bani'dir ve tahminen süper bir şey olacaktır.) ve elbette Mekan.Artı'nın açılışı, Asiyem'e karşı duyduğum tarifsiz gurur.


2011'e giriş de pek bir şenlikli oldu. G.tümüzü yaya yaya eğlendiğimiz (Kendi Mekan'ımız; o bakımdan.) bir bar ortamı yaratıldı ve optimum sayıdaki dostlarla karaoke, dans ve daha nice [YAZAR BURADA EDEBİYAT YAPMAYA ÇALIŞMIŞ VE SAHİBİ TARAFINDAN KAFASINA GAZETEYLE VURULARAK SANSÜRLENMİŞTİR.]

Bütün geceyi sadece iki fotoğrafla tamamlamış ve sonunda beton gibi kafayla yuvamın salonunda uyuyakalmış olsam da bana o geceyi yaşatan Asiyem'e, Birg'e, Jam'e, Anka'ya, Çilli'ye, Tarçın'a, Karabaş'a, Dani'ye, Nart'a, Nazo'ya, Absynth'e, Philly'e ve Çiyan'a binlerce teşekkür!!!